İstanbul Veteriner Hekimler Odası, sahipsiz hayvanlara ötenazi öngören Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik önerisine ilişkin bir bildiri yayınladı.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Hayvanları Koruma Kanununun 17 maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yasa tasarısı ise; Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) ve Bölge Odalarına 07.12.2024 tarihinde gönderilen 5199 sayılı Kanun kabul edilecek, hayvanları korumak ve hayvan refahından bahsetmek neredeyse imkansız hale gelecektir.
Sayılı kanunun uygulanması. 20 yıl önce yürürlüğe giren 5199 sayılı Kanun başarısız oldu, oluşturulan sınırlı mali kaynaklar kullanılmadı ve nüfus artışını kontrol altına almak için ciddi bir çaba gösterilmedi. Ülkemizdeki 1003 il ve ilçe belediyesinin yaklaşık 1/3'ünde hayvan bakım merkezi bulunmaktadır ve bunların çoğu; Kapasite, teknik altyapı, personel ve diğer olanaklar açısından asgari standartların oldukça altındadır. Evsiz hayvanların sayısını tahmin etmeye yönelik hiçbir çalışma bile yapılmadı.
Konunun tek uzmanı olan kategorimizin temsilcilerinin sunduğu raporlar ve çözüm önerileri dikkate alınmadığı için nüfus artarak günümüze kadar gelmiştir. Sahip olunan evcil hayvanların kayıt işlemleri eksik, kısırlaştırma, üretim ve satış kontrol edilememiş, hayvanların yasa dışı girişi engellenememiştir. Evcil hayvan sahiplenmenin hiçbir kuralı yok, sokakta bırakmanın da caydırıcı yaptırımları yok. Özellikle kırsal kesimde kontrolsüz ve hızlı bir şekilde çoğalan sahipsiz hayvanların yerleşim merkezlerine göçü, giderek artan şikayetlere yol açıyor. Ayrıca kırsal alanlar ve açık alanlar yaban hayatı ile temasın yoğun olduğu yerlerdir. Dünya çapında yabani hayvanlarda kuduzla mücadele, ağızdan alınan aşıların havadaki gıdalara uygulanmasıyla gerçekleştiriliyor. Çünkü aynı şekilde kuduz riskini ortadan kaldırmak için aşı yerine zehirleme, öldürme gibi bir yöntemin de bilimde yeri yoktur.
Yerel yönetimlere; Sorunun bilimsel yollarla çözülmesinden kaynaklanan yükümlülükler yerine, hayvanların kesilmesine yönelik ağır yaptırımların uygulanması kabul edilemez. Sürekli fikir değişikliği ve sokak hayvanlarının 30 gün boyunca huzurevinde tutulması uygulamasından bile vazgeçilmesi, “saldırganlık”, “hastalık” gibi muğlak gerekçeleri inandırıcılıktan uzaklaştırıyor.
“KANUNUN GERİ ÇEKİLMESİ GEREKİYOR”
Belirsizliklere dayanan ve içinde büyük çelişkiler barındıran yasa tasarısı, hayvan sağlığı ve refahı yerine ötenazi ifadesini kullanıyor ve geri çekilmesi gerekiyor. Sorunun tek bilimsel muhatabının mesleki kurumlarımız olduğu yeni bir yasa tasarısı hazırlanmalıdır. Mevcut kaynakların en iyi şekilde kullanılmasıyla kısırlaştırma sayısı yılda 1 milyona, ilave merkezler ve desteklerle kapasite artırımı sonucunda 2 milyona, destek alacak milli seferberlik ile 2,5-3 milyona ulaşılabilir. sağlık otoritelerinden. toplum. Bu, nüfus kontrolünde ileriye doğru büyük bir adım atıyor ve sorunun doğal seyrinde yönetilmesine olanak tanıyor. Veteriner hekimler, kamu hayatı için risk oluşturan hayvanları huzurevlerine alma, saldırganlık düzeyi kendilerine ve çevrelerine zarar verecek kadar yüksek olanlarla ağır hasta olanlara ötenazi yapılmasına karar vermelidir.
Bu durumda, çıkarmaya çalıştığınız yasa tasarısının yasalaşması büyük sorunlara yol açacaktır. Geleneksel sosyo-kültürel yapıların, inanç değerlerinin ve toplu katliamların çoktan terk edildiği bir çağda, yüzbinlerce hayvanın katledilmesinin yaratacağı toplumsal tepkiye karşı hiçbir kişi veya kurumun durma yeteneği olmayacaktır. Kutuplaşma artacak, toplumsal huzur bozulacak, kamu yönetimine olan güven zayıflayacak. “Kamuoyunun bilincinde kanayan yaranın izleri onlarca yıl silinmeyecek ve ülkemizin uluslararası toplumdaki imajı ciddi şekilde zedelenecektir.”