AKP sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni anayasaya ilişkin mesajının net olduğunu vurgulayarak, “Bu hepimizin, tüm siyasetçilerin, tüm devlet adamlarının, gelecek nesillerin devletinin borcudur.” dedi.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Myk Toplantısı'nın gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni anayasayla ilgili mesajının açık olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Cumhurbaşkanımızın terörsüz Türkiye hedeflerimize ulaşabilmek için hassasiyetini en üst seviyede tutması gerekiyor ve o hassasiyet hem 'Türkiyesiz Türkiye' hem de 'Terörsüz terörden arındırılmış bölge' konusunda yüksek hassasiyette tutulmalıdır.”
Bugün büyük kongremizde cumhurbaşkanımızın açıkladığı bir çerçeve vardı. Partimiz onunla ilgili çalışmalarını tamamladı. Türkiye'nin hedeflerine ulaşmasının önünde engel olan çeşitli alan ve yerlerin iyileştirilmesi ve engellenen yerlerin iyileştirilmesi konusunda çok iyi işlenmiş bir politika paketimiz var. Önümüzdeki dönemde ilk adımları gündeme getirmeye ve siyasi gündemimizi ele almaya başlayacağız.
Sayın Cumhurbaşkanımızın yeni anayasayla ilgili mesajının da net olduğu açıktır. Bu herkesin, tüm siyasilerin, tüm devlet adamlarının, gelecek nesillerin borcudur. Bu nedenle grubumuz hassasiyetle çalışmalarına devam etmektedir. Biliyorsunuz bir heyetimiz var. Bu heyet düzenli toplantılar yaparak yeni anayasaya ilişkin siyasi tutum belgemizi tamamlama aşamasına geldi. “
“O filodaki tüm insan ittifak üyelerini derhal serbest bırakmalılar.”
Steel, İsrail'in Özgürlük ve Özgürlük Filolarına yönelik saldırılarına da tepki gösterdi ve şu ifadeleri kullandı:
“Sumud'un filosuyla ilgili olarak vatandaşlarımız İsrail tarafından yasa dışı yollarla ülkemize getirildi. Onlara yapılan muamele uluslararası hukuk açısından suçtur. Netanyahu hükümetinin barbarlığı bir kez daha tüm dünyaya hukuk mesajının bir göstergesi olarak tescillenmiştir.
Aynı şekilde İnsan İttifakı kapsamında Gazze'nin çocuklarına, kadınlarına ve oradaki yoksullara elimizi uzatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz ve filonun filosunda böyle bir İsrail barbarlığının saldırısı yaşandı. Burada değerli milletvekillerimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi vatandaşlarımız, dünyanın çeşitli yerlerinden değerli aktivistler, İsrail her zamanki barbarlıkla kaçırıp gözaltına aldı. AK Parti Genel Merkezini bir kez daha en güçlü şekilde lanetliyoruz. Bu bir kez daha hukuksuzluğun ilanıdır. Netanyahu hükümeti bir kez daha her şeye insani ve sivil düşmanlığın ilanıdır. Milletvekillerimizi, vatandaşlarımızı ve o filodaki tüm insani ittifak üyelerini derhal serbest bırakmalılar.
“Bütün bu hukuksuzluklar kayıt altında”
Bu suçların hepsi eninde sonunda hesabı sorulacak suçlardır. Burada haksız ve hukuksuz bir şekilde şiddet, açlığı kınayan, kötü koşullara mahkûm eden tutuklanan ve gözaltına alınan aktivistler, insanlık dışı karakterlerini bir kez daha ortaya koyuyor. Sumud'un filosundakiler, bazılarının İsrail'in güvenliği gibi göstermeye çalıştığı arada kalanın, yalanın aslında tüm insanlığın değerlerine yönelik bir yaklaşım olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu nedenle bir an önce hızla serbest bırakılmalı, tüm bu hukuksuzluklar kayıt altına alınıyor ve sonuçta tüm kurumlarımız, cumhurbaşkanı milletvekilleri, vatandaşlar ve diğer ülkeler kaldırma iradesini gösteriyor.
Gönderdiğimiz uçak, Sumud'un filosunda olduğu gibi birçok ülkeden aktivisti Türkiye'ye getirip ülkelerine gitti. Şimdi onları bir kez daha en güçlü şekilde önemsiyoruz. Tabii bu BM toplantısında da görüldüğü gibi İsrail'de kalıp İsrail'e ceza harcamak bir yaklaşımdır. Bazı ülkeler, dün 7 Ekim'in yıldönümünde İsrail'le dayanışma adı altında İsrail bayrağını dalgalandırarak, ne yazık ki tarihten ders almayan, tarihin ve insanlığın hassasiyetlerinin ne kadar zayıf olduğunu gösteren bir yaklaşım sergiledi. Bunların hepsi aslında soykırım sürecine destek veren imzalar olarak tarihe geçen notlardır. Ama buna karşın Filistin devletinin aylarca, yıllarca Filistin devleti ile anlaşmaya vararak, Filistin devletinin bağımsız, özgür, sermaye doğu toprak bütünlüğü içinde var olması gerektiğini ifade eden bir sevinç kaynağı olması sevindiricidir. Bu giderek artan bir noktaya ulaştı. Bunun daha ileri noktalara taşınacağını düşünüyoruz. “